Dijital çağın en büyük belirsizliği içinde bulunduğumuz şüphesiz. Geleceğe dair yapılan planların pandemi sonrası tekrar gözden geçirilmesi bir zorunluluk haline geldi. Şirketlerin stratejileri, devletlerin uzun vadeli politikaları, uluslararası ticaret gibi pek çok dengenin farklı bir eksende yerini bulacağı bir döneme giriyoruz. Ve ilk kez hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından eminiz.
Pandemi ile hayatımıza giren sosyal mesafe dönemini, kişi ve kurumların dijital dünya ve fiziksel dünya arasındaki bağı yeniden tanımlamak zorunda kaldıkları bir geçiş dönemi olarak adlandırmak hiç de yanlış olmayacaktır. Bu dönem, bireyler açısından tam anlamıyla adapte olmadan fiziksel dünya alışkanlıklarını dijitale taşıma mecburiyeti yarattı. Bu nedenle, özellikle deneyim ve beklentiler tam anlamıyla yerleşmiş değil, zaman alacak. Kurumların önceliği ise, müşterilerinin az önce bahsettiğimiz geçici uyum durumunu yönetebilmek. Diğer yandan, iş devamlılığı ile ilgili sorunlarını tam da adapte olamadıkları uzaktan çalışma gibi dağınık iş yapış şekilleri içinde çözmek zorundalar.
Peki tüm bunlar yaşanırken kurumlar çaresiz bir durumdalar mı? Kesinlikle Hayır! Aslında uzun süredir bildiğimiz dijital dönüşümün bir çok parçası beklenenden daha önce hayatımızın içine giriyor. Bu açıdan bakıldığında zamanlama artık oldukça önemli. Öte yandan müşteriler ile ilgili beklenmeyen bazı durumlar oluştu. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü 2019 yılında online alışveriş alışkanlıklarındaki trendlere dayanarak 2024 yılında bunun bağımlılık olarak tanımlanabileceği uyarısında bulunurken, bugün online alışveriş bir mecburiyet haline geldi. Pek çok uzmanın hararetli tartışmalarına sebep olan erken yaşta telefon ve tablet kullanımı, evden eğitim sonrasında kaçınılmaz bir hal aldı. Dünyanın farklı bölgelerinde Korona virüs takibi için geliştirilen uygulamalar ile KVK kapsamı ve kişisel veri mahremiyeti bambaşka bir boyuta taşındı. Özetle dijital ile olan bağımız hiç olmadığı kadar zaruri ve derinleşmiş bir hale geldi. Uzunca bir süre de böyle devam edeceği ve dönemsel değil alışkanlık şeklinde kalıcı olacağı öngörülüyor.
Sosyal mesafe, kurumların müşterileriyle sıkı dijital bağlar oluşturmalarını bir zorunluluk haline getirdi. Hal böyle olunca da kurumların dijital dönüşümün neresinde oldukları önem kazandı. İlk olarak, bazı kurumlar dönüşüm sürecinde çok geride kaldıklarını net gördüler ve bu zor zamanlarda nasıl hızla yol alacaklarını bulmaya çalışıyorlar. onlar açısından kolay ve hızlı entegrasyon, bulut çözümleri, tecrübeli bir teknoloji çözüm ortaklığı arayışını ön plana çıkarıyor. Dönüşüm çalışmalarını sürdürenler ise bir yandan hızlanmak diğer yandan da süreçte tamamladıkları kısımları en verimli şekilde kullanabilmek amacındalar. Bu da kısa zamanda pazar dinamiklerini anlamayı, veriyi yönetmeyi, müşteri deneyimine en uygun yolculuğu doğru tasarlayıp hayata geçirmek anlamını taşıyor. Etkin bir dönüşüm süreci geçiren kurumlar için de müşteri deneyiminin mükemmelleştirilmesi ve hali hazırda yakaladıkları rekabet avantajının korunması ihtiyacı bulunuyor.
Dönüşümün farklı noktalarında da olsalar tüm kurumlar için iki ortak kritik parametre var: zamanlama ve müşteri ihtiyacının doğru anlaşılması. Her iki parametre de deneyimin mükemmeleştirilmesi noktasında hayati önem taşıyor. Etiya olarak ilk günden bu yana pazarı ve müşteriyi etkileyen tüm parametreleri ayrı ayrı değerlendirmekle beraber yukarıdaki iki kritik parametreyi daima ön planda tuttuk. Bunu yaparken bağlantı ve iş zekası odağımızı koruyarak özellikle 5G ve yapay zeka destekli dönüşüm projeleri üzerinde çalışmayı sürdürüyoruz.
16 yıllık birikimle oluşan tecrübemiz sayesinde, sektörel bazda beklenmedik durumsal ihtiyaçları da adresleyebiliyoruz. İlk günden bu yana “connected customer first” stratejisiyle ilerlememizin ne denli doğru bir yaklaşım olduğu bir kez daha kendisini göstermiş durumda. ARGE çalışmalarımız, ürün tasarımlarımız, entegrasyon süreçlerimiz, operasyon yönetimimiz kısacası tüm organizasyonumuz ve altyapımız zamanlama ve müşteri ihtiyaçlarının doğru anlaşılması gerçeği üzerine geliştiler. Bugün organizasyonumuzda kullandığımız devops ve agile delivery metodolojileri ile kurumların zamanlama hassasiyetlerine cevap verebiliyoruz.
Müşteri etkileşimi çözümlerimiz sayesinde müşteri ihtiyaçlarını, şikayet ve beklentilerini tüm dijital kanallardan doğrudan ya da dolaylı alarak en uygun bilgi, öneri ya da yönlendirmeyi yapay zeka yetenekleriyle zenginleştirilmiş bir deneyim oluşturarak sunuyoruz. Entegrasyon ve operasyonel mükemmeliyet anlayışımızla ticari ve teknik liderlerin omuzlarındaki bu ağır belirsizlik yükünü paylaşıyor, tedarikçi değil stratejik iş ortağı olarak her adımda birlikte olmayı taahhüt ediyoruz.
Özetle Etiya olarak pandeminin kurumlar açısından yaratmakta olduğu riskleri ortadan kaldırarak sonrasında fırsatlar yaratabilecekleri bir dönüşüm yolculuğu haline getirmeye odaklanıyoruz. Ve bu odağımızla çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.